Sevgili dostlar; mesleğin ne diye sorulduğunda artık,  ‘size ne lazım’? diye karşılık verir oldum. ‘Bir koltukta, birkaç karpuz’dan öteye!

Yıllar içinde asıl mesleğimin yanına eklenen hobiler, alışkanlıklar ve tabi sevgiler; zamanla meslek haneme yazılmaya başlandı!

Elbette reklam filmi yönetmeniyim, 35 yıllık süreçte. Yarısı kadar da prodüktörüm! Diğer yandan, yine 30 yılı aşkın uğraştığım savaş sanatları; özelinde aikido, eğitmenliğini yaptığım bir dal. Denizcilik hep hobimdi, bugün başka noktalarda. Ve; Üniversite öğretim üyeliği. Tabi son yıllarda fazlasıyla öne çıkan; ‘gezi’; gezginlik! Daha da var! Tarım, gastronomi, dergicilik, fotoğrafçılık v.b. Ne mutlu bana; pek çok şey sığdırmışım bu yarım asra!

YÖNETMEN

Temel işim; en büyük keyfim! Ben bir yönetmenim. ‘Bebekliğimden’ beri film setlerindeyim. Çünkü bu; ‘baba’dan mesleğim! Kameranın arkası, bambaşka bir ‘dünya’dır. Bir sürü kişi, direktif bekler, yönetmenden! Film setini, bir hayat olarak algılarsak, ‘yaşamı’ yönetirsiniz, bir zaman diliminde; orada! Çok keyifli, ama çok zor bir iş’dir! Profesyonel 35 yılı devirdim, kameranın arkasında. Yüzlerce ‘İş’ çektim, sayısız ‘dünya’ yarattım. Film’ler yaptım… Mutluyum!

GEZGİN

Başka diyarlar, kişiler, tatlar, alışkanlıklar, din’ler, dil’ler hep ilgimi çekti. Gezmek! Ama öğrenerek, yaşayarak, özümseyerek ve belgelendirerek! Bu güzellikleri yaşayamayan, kısıtlı olanakları ile ‘buralara’ gelemeyenler de var! ‘’Bizlerin sayesinde, ‘tatmalılar’ bu keyfi’’ dedim! Gezdiğim gördüğüm yerleri çekmem, yazmam bundandır! Kişisel bir tatmindir de belki? Yıllar önce gittiğim, bir ‘yer’ ile ilgili yazımı, fotoğraflarımı, filmimi; sonra incelerken, tekrar giderim oralara. Anılarım, kafamda uçuşur. Öncekinden farklı bir seyahat olur ama bu! O zaman derim ki; iyi ki gitmişim, iyi ki çekmişim, iyi ki yazmışım! Sevinirim!

ÖĞRETİM ÜYESİ

Üniversitede, bir öğrenciye ‘dokunabilmek’! Ders ile ilgili bilgileri aktarırken, hayatı da anlatmak, o’na; muhteşemdir. Zaman içinde gelişimlerini görmek, bilgi düzeylerinin yükseldiğine tanık olmak ise, tarifsiz! Ben buna ‘dokunmak’ diyorum! Sabahın 9’unda, amfinin ya da stüdyonun kapısında bekleyen, 5 dakika çay ‘rötarı’ yapınca ben, ‘cep’ten arayıp; ‘’ Hocam, gelmiyor musunuz’’ diye soran öğrencilere sahip olmak! Büyük keyif!

ANTRENÖR

Enerjinin, uyum ile yolculuğu demek Aikido; bir ‘savaş sanatı’… Kimsenin başına gelmesin ama; silahlı, silahsız bir saldırıda, hayatta kalmanızı sağlayabilir! Sabırlı, eğitimli ve zeka sahibi kişiler başarılı olur; bu ‘sanat’da! ‘Üst’tekine itaat ve saygı; ‘alt’takine ise, sevgi ve kucaklama gerektirir. Antrenman sonrası, ‘ter’li bedenlerden gelen teşekkürler, bir sonraki idman için biz’leri, yani ‘Eğitmen’leri; daha iyi performansı yakalamak için gelişime, yeniliğe yönlendirir! Bir tekniğin, kimi zaman bir vücuda yerleşmesi, binlerce tekrarı gerektirir; zor’dur! Barış ve sevgi dolu bir dünya yaratabilmek adına yapılır, aikido! Özeldir!

KAPTAN

Engin maviliklerde süzülmek, özgürlüğe yelken açmak! Kimi zaman yarışmak! ‘Duba’yı, yandaki tekneden önce dönebilmek için, ‘tramola atmak’, ‘ıskota boşlamak’ ya da ‘mandar’ı germektir; bazen’! Ya da; kimsenin bilmediği bir koyda, kuşlarla beraber uyanmak; ‘havuzlukta’… Tekne yaşamı başkadır; kaptan olmak ise; özel! ‘Dümen başında’ bir ‘hayat’dır! Doğanın gücüne, uyum sağlamaktır. Balıklarla dost olmak, lacivert sulara dalmaktır! ‘Kuzine’de lezzetleri yakalamak, ‘happy hour’da yorgunluğu atmaktır; dostlarla! Çok başka!